30 Mart 2014 Pazar

İKİ GÜNDE TÜM SEZONLAR BİTTİ"PRİSON BREAK"

Bir sinema sever olarak dizileri izlemek bazen sıkıcı oluyor. Konuyu uzattıkça uzatıyorlar.Bu nedenle fazla dizi izlemiyorum.Ama bu dizi hem sürükleyici hem de ilgi çekici.İki günde tüm sezonları bitirdim. Yine de son iki bölümü biraz atlayarak izlediğimi itiraf etmeliyim.
Zeka,güç ve kurnazlık bir ekipte birleşiyor ve ekibin tek amacı imkansızı başarıp,mükemmel korunan bir hapisten kaçmak. Ekip lideri hem zeki hem de yakışıklı olunca dizide bir solukta bitiyor.
 Game of Thrones dan sonra izlemekten zevk aldığım en iyi dizilerden...


UZUN BİR ARA -ÜÇ KİTAP-BİR DİZİ...

Bir süredir 2.Dünya Savaşı ile ilgili kitaplarla öylesine haşır neşir oldum ki yorum yazmayı unuttum. Elimde bu konuyla ilgili epey kitap birikti. Sanırım bu konuya biraz ara vereceğim ve daha yargısız ve sevgi dolu kitaplara yöneleceğim.İnsan hırs ve güç kavgaları nedeniyle yok olan milyonlarca hayatı okuyunca yoğun bir hüzne kapılıyor.Yaşamdan kopmamak için bu tür kitaplara ara vermeye karar verdim ve son okuduğum kitapta bu konuda bana ilaç gibi geldi.
İlk kitabım;Vasili GROSSMAN'ın "Yaşam ve Yazgı" romanı.Can Yayınlarından çıkan kitap,İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman çalışma kamplarında ve Sovyet cephelerinde gelişen olayları Şapoşnikov ailesinin bireyleri üzerinden bize anlatıyor.Savaş sırasında bir cephede yaşanan ölüm korkusu ve yaşam savaşı ile kamplarda geçen açlık ve işkence dolu hayatları gözler önüne seriyor.Düşünceler ve olaylar birbirine paralel ilerliyor.Oldukça etkileyici bir anlatım var. Serinin ikinci kitabını da daha sonra mutlaka okuyacağım.

Diğer okuduğum kitap da 2.Dünya savaşının bitimiyle ilgili.

20 Mart 2014 Perşembe

DÜNYANIN FALINA BAKAN KİTAP: "GELECEK YÜZYIL"

Pegasus yayınlarından çıkan ,George Friedman imzalı "Gelecek 100 Yıl" benim için hem ilginç hem de güncel bir kitap oldu.Bu kitabı okuduktan sonra haberleri daha bir anlayarak izlemeye başladım.
 Dünya haritasını önünüze koyarak bu kitabı okursanız daha kolay çözümlersiniz.Yazar geçmişi hatırlatıp günümüze dönüyor ve elde ettiği çıkarımlarla da geleceği yorumluyor. Kısacası dünyanın falına bakıyor.
 Genel hatlarıyla dünya üzerinde beş önemli bölgeden bahsedilmiş. Amerika 21.yüzyılın en büyük gücü kabul edimiş ve bunun en önemli nedeni olarak ta tüm denizlere hakim olması gösterilmiş.Diğer dünya ülkelerinin durumu da Amerika ile olan ilişkilerine göre ele alınmış. Gelecekte Rusya'nın parçalanacağı ve Doğu Avrupa da bir güç kargaşası olacağı söyleniyor. Rusya'nın güçlenmesi Amerika'nın işine gelmeyeceğinden,bölgede Polonya ve Türkiye'ye destek çıkarak güç dengesini elinde tutmaya çalışacağı belirtiliyor. Avrupa'nın bir yandan ekonomisini büyütmeye çalışırken bir yandan da kendi aralarında çıkar çatışmaları yaşayacağı öngörülüyor. Çin ve Japonya'nın Amerika'ya karşı kafa tutsalar da askeri anlamda yeterli olmadıklarından yakın gelecekte savaş olmayacağını ancak ilerde beklenebileceğini ifade ediyor. Meksika 'nın da ilerde Amerika'ya meydan okuyabileceği ifade ediliyor.

19 Mart 2014 Çarşamba

VE EVDEKİ KİTAPLIKLARIN SON DURUMU

Her zaman bir odası okuma odası olan,kocaman kütüphanesi olan evlere imrenmişimdir.Ne yazık ki şu an ki evim buna izin verecek boyutta değil.İlerde en büyük hayalim böyle bir oda yapmak.Bende bulduğum her köşede kitap biriktiriyor ve okuyorum.Elimdeki kitapların bir kısmını da arkadaşlarıma verdim,umarım geri gelir.Her ne kadar kitaplarımdan vazgeçmek istemesem de insanların kitap yokluğunu bahane etmesine tahammül edemediğimden ve okuma alışkanlığının gelişmesine bir nebze de olsa katkısı olacağına inandığımdan bu huyumdan vazgeçtim. Bazen yine de çok sevdiğim bir kitabı verirken çocuğumdan ayrılır gibi hüzünleniyorum.Kitap severler ne demek istediğimi çok iyi anlayacaktır. Bir de yıpranmış,kenarı kıvrılmış kitap getirenlere tahammül edemiyorum.Onlara bir daha asla kitap vermiyorum.

18 Mart 2014 Salı

2.RAF "DEX YAYINLARI"

-Bu raftaki çoğu seriyi okuyup yorumladığımı düşünüyorum.En beğendiğim seriden başlayalım.
LUX Serisinden Jennifer L. Armentrout imzalı dört ve  kitap. Serideki ana karakterler uzaylı. İlk kitabı Alacakaranlık benzeri olsa da sonraki kitaplarda çok eğlenceli ve sürükleyici bir hikaye sizi bekliyor.


KİTAPLIĞIMI DÜZELTİYORUM.İLK RAF:" FANTASTİK SERİLER"

Yaklaşık 500'ün üzerinde kitabım var ama bir türlü vakit bulup ayrıştıramıyorum.Dolayısıyla da neyi okuyup neyi okumadığımı bilmiyordum.İki-üç günlük bir boşluk yaratıp kitapları düzeltmeye karar verdim.
İlk rafa fantastik serileri koydum.
-  İlk serimiz Artemis Yayınları tarafından basılan ve oldukça sevilen ,dizi ve sinema filmi de yapılan Laurel K.Hamilton'un "Anita Blake-VAMPİR AVCISI "serisi.
Kitaplar arada sırada olan küçük yolculuklar sayılmazsa ağırlıklı olarak St. Louis'de geçiyor. Anita'nın olağanüstü yaratıklar tarafından ona takılan bir de lakabı var: The Executioner (Cellat). Bu ünvanı haketmesinin sebebi, yaptığı diğer işlerin yanında bir de ölürülmesi son derece zor olan vampirlerin infazındaki aktif görevi. Şehirdeki pek çok yaratık ondan hoşlanmasa da, o dünyadan dostları da yok değil. Daha ilk kitapta ona ilgisini belli eden ve sürekli onu elde etmeye ve insan hizmetkarı yapmaya çalışan Jean Claude adındaki 300+ yaşındaki vampir de Anita'nın hayatındaki başka bir unsurdur. Anita nın ondan uzak durmasında ki kesin kararı seri ilerledikçe değişime uğrar. Bunun dışında bir de Anita'nın akıl hocası olan Edward adında kiralık bir katil vardır. Edward, tam da ihtiyacı olduğu anda her daim Anita'nın yanında olmayı bilmiştir. Anita'nın deyimi ile insanlar çok sıkıcı gelmeye başladığı için onları bırakıp vampir, kurtadam ve diğer olağanüstü yaratıklarla ilgilenmeye başlamıştır. Anita arada sırada bundan şikayetçi olsa da ona tam olarak ihtiyacı olan eğitimi vermiştir. Bunun dışında bir de Richard Zeeman adında ki kurtadam da Anita'nın kalbinde yer etmeyi başaran başka bir karakterdir.


16 Mart 2014 Pazar

İLGİ ÇEKİCİ BİR HİKAYE"KENNEDY'NİN BEYNİ"

Zaman zaman market alışverişleri sırasında indirimli kitap reyonlarını da ziyaret ediyor ve ilgimi çeken kitapları alıyorum. Bu kitabı da Kipa'dan 6,50TL'ye aldım.Aslında arka kapaktan konuyu okuyup adına da bakınca Kennedy suikasti ile ilgili bir polisiye roman olduğunu düşünmüştüm ama yanılmışım.Size şu kadarını söyleyebilirim ki konunun Kennedy ile hiç alakası yok ama çok daha ilginç.
Arkeolog Louise Cantor,oğlu Henrik'i evinde ölü olarak bulur ve polise haber verir. Kendisi olayın bir cinayet olduğunu düşünse de polis intihar olduğuna kanaat getirir ve dosyayı kapatır. Bu saatten sonra Louise acılı bir anne olduğu kadar oğluna inanan ve onun ölümünün cinayet olduğunu ispatlamaya çalışan cesur ve azimli bir kadındır da. Bulduğu ipuçları onu hem ülke ülke dolaştıracak hem de inanılmaz olaylara ve insanlara taşıyacaktır.

12 Mart 2014 Çarşamba

BAZEN ÖLMEK DE GÜZELDİR...


Dün ki nöbetimde 15 yaşında cerebral palsy nedeniyle sadece gözleri ile anlaşabilen bir hastam geldi.O doğduktan kısa bir süre sonra annesi ölmüş,babası da yeniden evlenince çocuk bakım evine bırakmışlar.15 yıldır yaşam mücadelesi süren kızımızla son iki yıldır ara ara nöbetlerde karşılaşıyorduk.Bizim için onlar yoğun bakım hastaları olmasına rağmen gözlerinde gördüğümüz bir ışık hala yaşama isteği ve çabaları olduğunu gösterdiğinden bizde mücadelelerine ortak oluyorduk.Fakat dün o ışığın söndüğünü gördüm.Tüm çabamıza rağmen damar yolu bulunamadı.Hala nefes alıyor ve kalbi atıyor olsa da ruhu yanımızda değildi.İşte o zaman ALLAH'A dua ettim.Lütfen onu cennetine almak için daha fazla bekleme diye.Anladım ki bazıları için ölmek daha güzel.Ben bu gece uyuyamadım ve uzun bir süredir ilk defa bir çocuk için Allah'a ve huzura kavuşsun diye ,ölsün diye dua ettim. 
 Çocuklar hangi yaşta ve hangi durumda olursa olsunlar,masumiyetlerini ve mutluluklarını gözlerinde okuyabiliyorsunuz.Bir erişkinin büyüdükçe unuttuğu ilk şey gözleriyle konuşma yetisi.Ne zaman yalan söylemek zorunda kalsalar hemen gözlerini kaçırıyorlar.
Nöbet sonrası evde izlediğim "ÇİZGİLİ PİJAMALI ÇOCUK" filmi de düşüncelerimde ne kadar haklı olduğumu gösterdi.Çocuk gözüyle savaş,ölüm ve dostluk öyle güzel anlatılmış ki.Bütün gün ağladım.Hüzünlü ama ruhumu eğitici bir gündü.


Tüm çocukların gözlerindeki ışığın sönmemesi dileğiyle bu filmi seyretmenizi tavsiye ediyorum...

10 Mart 2014 Pazartesi

GEÇ GELEN TARİH SEVDASI

Kitapların her türlüsünü okumayı severdim ama Rus Kışı ve Yahudi Sevgili'yi okuduktan sonra bende müthiş bir tarihi öğrenme arzusu doğdu.Okul kitaplarında tarih genellikle bir olaylar kronolojisi şeklinde ezberlenmek durumunda olduğundan benim için sadece not alınması gereken bir dersti.Ancak romanlar sayesinde tarihi olayların yaşandığı sıralarda insanların mutluluklarına,acılarına ve şaşkınlıklarına tanık oldukça merakım arttı.Bu kitabı da o sıralarda keşfettim.
Tarihi yeni keşfedenler ve gençler için mükemmel bir kitap.

Dünyanın oluşumuna sebep olan Big Bang'den 21. yüzyılın başlarına kadar olan Dünya Tarihi'ne anlaşılabilir genel bir bakış sağlıyor.Yunan,Roma,Çin ve Hindistan gibi büyük medeniyetler,Büyük İskender, Jean d'Arc, Michelangelo, Rahibe Teresa gibi tarihteki büyük isimler hakkında anlaşılabilir bir bilgi sunuyor.
 Dünyamızı şekillendiren olaylar,savaşlar ve sonuçlara,her dönemdeki gündelik yaşama ve kültürel özelliklere dair fotoğraflar ve haritalarla birlikte ışık tutuyor.
  Bu kitap sayesinde Dünya savaşlarının insan hayatına verdiği zararları,yaşanan ekonomik kayıpları ve kaybedilen aile ve akrabaları daha ciddi anladım.

Devamını oku...

7 Mart 2014 Cuma

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Mart'ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır.

Tarihçe

8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.
26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını öneren Clara Zetkin (solda)Rosa Luxemburg ile.
İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921'deMoskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda (3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı) gerçekleşti. Adı da "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak belirlendi. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler'in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York'ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır

6 Mart 2014 Perşembe

"HER ŞEY YOLUNDA" DA ASLINDA HİÇBİR ŞEY YOLUNDA GİTMİYOR...

Yazar JUSTİNE LEVY. Uykumu getirecek bir kitap okumak amacıyla başladığım ve bitirmeden uyumaya kıyamadığım için gecelediğim bir kitap. Kaybeden bir kadının kendi ağzından yaşadıkları ve yeniden hayata tutunma çabaları.

Louise, çocukluk aşkıyla evleniyor ve bir süre sonra terkedilme korkusuyla madde bağımlısı oluyor. Maddeden kurtulduğunda ise gerçekten terk ediliyor. Bundan sonrasında ise koca bir boşluk. Tekrar yaşamaya başlaması ise onu değiştirmeye çalışmadan seven Pablo ile oluyor.

3 Mart 2014 Pazartesi

BİR DE FİLM SIKIŞTIRDIM ARAYA BRAVO BANA...

Orginal Adı:Winter's Tale -Kış Masalı                                                                                                           
28 Şubat 2014
2014 - ABD
Dram ,  Fantastik

Bir hırsız, soymak için için girdiği evde güzel bir kadına aşık olur, ancak kadın hastadır ve kollarında yaşamını yitirecektir. Ancak hayatın bir mücizesi gerçekleşir ve yeniden doğuşla yeni mucizeler onları bekler...
Filmde Colin Farrel ve Russell Crowe etkileyici bir oyunculuk ortaya koyuyorlar. Crowe,kötü adam rolünü hem fiziki olarak hem de ruhen tam anlamıyla giyinmiş. Farrel'ın ise bakışları konuşuyor.
Dünyaya geliş amacınız nedir?Mucizelere inanır mısınız?Ölüm bir yok oluş mudur?
Tüm bu soruların cevabı ve güzel bir aşk hikayesi sizi bekliyor.
Herkese iyi seyirler...

Dergi Yorumu #1: Bütün Dünya ŞUBAT

Bugün bir değişiklik yaparak bir dergiyi yorumlamak istedim. Ve eğer siz de bu incelemeyi beğenirseniz bu posttan sonra da satın aldığım farklı türdeki dergileri de yorumlamaya çalışırım. Hadi bakalım yorumlarınızı bekliyorum ;)

İnceleyeceğimiz dergini adı: BÜTÜN DÜNYA

Kesinlikle adıyla derginin bir bütün oluşturduğundan yanayım. Yani dergi tam anlamıyla dünyada olup biten her şeyi size ulaştırmaya çalışıyor. Kesinlikle bu yönüyle benden geçer not aldı.

***Burada küçük bir not düşmek istiyorum. Dergi içinde çok değerli şeyler barındırmasına rağmen 4TL gibi uygun bir fiyata sahip. Ve diğer dergilerden farklı olarak küçük boyutuyla elde taşınması gayet rahat.


1 Mart 2014 Cumartesi

BİR SIR SAKLI İÇİMDE BİR ÇIRPIDA BİTEN KİTAPLARDANDI.

Dex yayınlarından çıkan,Julıe Berry tarafından kaleme alınmış 260 sayfalık harika bir kitap.İlk defa şiir tadında bir roman okudum.Hem ilgi çekici hem de akıcı bir dilde yazılmış.Okurken şiirlere özgü melodik bir akıcılık hissediyorsunuz.Gerçekten şaşırtıcı ve güzel bir his.
Kitabımızın ana karakteri Judith,ondört yaşında yaşadığı kasabadan kaçırılıyor ve iki yıl sonra dilsiz bir şekilde geri dönüyor.Annesi bu geri dönüşe fazla sevinemeyip kızını görmezden gelirken kasabalı da lanetli kız gözüyle bakıyor.Judith bunlara katlanabilir ama çocukluk aşkının da kendisini görmezden gelmesine dayanamaz. Yaşadıklarını unutmaya ve acısını içinde yaşamaya karar verir ama yerliler kasabaya saldırınca bundan vazgeçmek zorunda kalır.Zira onlara bir tek geçmişindeki karanlık yüz yardım edebilecektir.
Dilsiz kızımız Judith'in anlatımıyla yaşadıkları,hissettikleri,geçmişi ve gelecek düşünceleri bir melodi gibi kulaklarınızda yankılanacak.
Şimdiden iyi okumalar.Yeni kitaplarda ve yeni yorumlarda buluşmak dileğiyle...