23 Şubat 2014 Pazar

ŞAŞIRTICI BİR KİTAP: "ATATÜRK'ÜN YANI BAŞINDA"

Okulda öğrendiğimiz klasik bilgilerin dışında farklı bir Atatürk var bu kitapta.Çalışanları tarafından  bir baba gibi görüldüğünü ve en çok da onun da bir insan olduğunu hissediyorsunuz.Evet o bir başkumandan,o bir yurdu düşmandan kurtaran büyük lider ama her şeyden önce o bir insan.Çocuklara en yakın arkadaşını anlat dediğinizde,onun sevdiği-sevmediği-kızdığı-mutlu olduğu anları,sevdiği yiyecekleri,paylaştığı anları anlatırlar.Sonra da onu sevdiklerini ve ona güvendiklerini tüm içtenlikleriyle söylerler.Atatürk ise bize daha çok saygı duyulması gereken,erişilmesi zor eşsiz bir lider olarak anlatıldığından bir çocuğun onu arkadaş gibi görüp onun yolundan gözü kapalı gitmesi biraz mecburi ve hayali gibi geliyor.Bu kitap sayesinde onu her yönüyle görüyor ve gerçekte bir Türk Genci olarak bizden ne istediğini daha iyi anlıyoruz.İyi ki okumuşum.Herkese de okumasını öneriyorum.
Nuri Ulusu,Atatürk'ün kütüphanecisi olarak 12 yıl onunla birlikte yaşamış,okumayı çok sevdiği için de uzun saatlerini onunla paylaşmış.Yaşadıklarını eşiyle ve çocuklarıyla paylaşmış.Oğlu M.Kemal Ulusu da babasının  vasiyeti üzerine bunları kitap halinde yayınlamış.
Atatürk'ün hiç bilmediğimiz ve ya fazla dile getirilmeyen özelliklerini buradan öğreniyoruz.Kitabın içinden bazı noktaları anlatacağım için okuyacaklar bundan sonraki kısımları es geçebilir.
Atatürk,belki de babasız büyüdüğünden yıllarca aile ve çocuk özlemi çekmiş ve bunu da zaman zaman dile getirmiş.Evliliğini sevdiği kadınla yapmadığından mı yoksa ilk gençlik aşkını hatırladığından mı bilinmez en çok şarkıları dinlerken gözleri dolarmış.
En sevdiği şarkı;"mani oluyor halimi taktire hicabım",aynı zamanda en duygulandığı şarkıymış.Safiye Ayla'dan da köşküm var deryaya karşı şarkısını dinlemeyi çok severmiş.
Az yemek yer ama en çok akşam yemeklerini severmiş.Akşam yemekleri genelde misafirlerle dolu olup her türlü konunun tartışıldığı ve geç saatlere kadar süren,çoğu önemli kararlara da vesile olan buluşma yerleriymiş.
Çilek ve inciri sevmez,sabahları kahve içerek güne başlar ama kötü bir alışkanlık olarak da içki ve sigaradan vazgeçmezmiş.
Tam bir yeşillik ve ağaç hastasıymış.Bu yüzden Yalova'daki köşkün yerini bile değiştirtmiş ve köşkün adı bu nedenle "Yürüyen Köşk" kalmış.
Tarihe çok merakı olması nedeniyle yaptığı araştırmalar Türk Tarih Kurumu'nun kurulmasına öncülük etmiş.Fransızca ise en çok ilgilendiği dilmiş.
Atatürk'ün en sevdiği romanlar;Reşat Nuri Güntekin-Çalıkuşu ve Aka Gündüz-Dikmen Kızı
Kitap okurken sayfaları kıvıran insanlardan nefret edermiş.
Bir dönem Vakit gazetesinde Asım Us adıyla yazıları yayınlanmış.
Bir konuşmasında;"bu engin bilgi ve görüşlerimi,Tarih bilgime borçluyum.Tarihi bu denli okumasaydım,bilmeseydim,ülkemizi bekleyen tehlikeleri önceden görebilir miydim?" demiş.
Atatürk,dişçisine de çok gülermiş.Kulakları duymadığından bağırarak konuşurmuş ve derdini anlatana kadar çok uğraşırmış.Bu da onu güldürürmüş ama eli çok çabuk olduğundan da ondan vazgeçmezmiş.
Daha bir çok ilginç anı var.Dünya ya bir daha onun gibi bir lider gelmez diyoruz ya Atatürk bunu duysa eminim çok kızardı.Çünkü o,hangi işi yaparsak yapalım çok çalışmamızı ve işimizin en iyisi olmamızı isterdi.Ben başardıysam sizlerde başarırsınız ve bu ülkeden binlerce lider çıkarırsınız dediğini duyar gibiyim.


1 yorum: